
Yaratıcı Drama ve Yetişkinlerin Sahiplik Arzusu
Yetişkinlerin genellikle toplumsal statü, rekabet ve tüketim kültürüyle ilişkili yüksek beklentileri vardır. Maddi mülkiyet ve güce bağlı hâkimiyet, bireylerin kendini değerli hissetme isteğini tetiklerken, elde edememek duygusal tahribatlar yaratır. Bu durum, kişisel borçlanma, tüketim bağımlılığı ve bu travmaların yarattığı stresle ilişkilendirilebilir.
Sahiplik arzusu bireysel ilişkileri de baskılayabilir. Bu arzu, kişinin başkalarıyla olan ilişkileri üzerinde kontrolcü bir etkiye sahip olmasına ve çıkarları doğrultusunda iletişimini yönlendirmesine neden olabilir. Kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarını kullanma eğiliminde olan bireylerin ilişkileri maalesef sağlıklı ve dengeli olamayabilir.
Travmaların bireyin ruh sağlığı üzerindeki yarattığı olumsuz etkiler doğal olarak kişisel tatminin yitirilmesine de yol açabilir. Bu durumlarla başa çıkmak, kişisel değerlerin ve mutluluğun öncelikli olduğunu kavramayı gerektirdiği gibi bireyin maddi alışkanlıklarının törpülenmesini de içerebilir.
Antoine de Saint-Exupéry “Küçük Prens” Eserinde Sahiplik Arzusuna Nasıl Değinmiştir?
Eserdeki önemli başlıklardan biri;
“Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. “Sesi nasılmış?” “Hangi oyunları severmiş?” “Kelebek biriktirir miymiş?” Sormazlar bile. “Kaç yaşında?” derler, “Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?” Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
Deseniz ki, “Kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı.” Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama “Yüz bin liralık bir ev gördüm” deyin, bakın nasıl “Aman ne güzel ev!” diye haykıracaklardır.”
“Küçük Prens” Karakteri Yetişkinlere Nasıl Yansıtılmıştır?
Eser yetişkinler ve çocuklar için bir başucu kitabıdır. Çocuk yetişkinliğe doğru olan yolculuğundaki her bireysel döngüsünde sorularına cevap arar. Yetişkin de bulduğu cevapları her yeni döneminde tekrar sorgular.
Küçük Prens karakteri bilgelik ve cehaletin bir karışımıdır. Derin bilgelik fikirleri, çocukluğun samimi, özgür ve eşsiz hayal gücünü temsil eder. Bazen masum, bazen karmaşık sorularıyla hayatın gizemini çözmeye çalışır. Karakterin aldığı cevaplar ise onu her zaman tatmin edememektedir.
“Küçük Prens” karakterinin yetişkinlerden farkı, karakterin saf bir kalbe ve iç görüye sahip olmasıdır. Yetişkinlerin karmaşık dünyasındaki temel değerleri ve önemli şeyleri göz ardı etmeyen Küçük Prens, evrensel gerçekliklere dair de derin bir anlayışa sahiptir. Aynı zamanda, çocuksu merakı ve masumiyetiyle dünyayı sorgular, gözlemler. Bu nedenle Küçük Prens'in bakış açı eleğinde kalanlar yetişkinlerin karmaşık dünyasını basit ve anlamlı bir şekilde yansıtır.
Yaratıcı Drama Çalışmaları Bireyde Sahiplik Duygularını Törpüleyebilir mi?
Yaratıcı drama çalışmalarıyla katılımcılar, rol oynama ve hikâye anlatımı yoluyla farklı bakış açıları deneyimler. Empati geliştirir, grup içinde denge ve işbirliği becerileri kazanırlar. Bu süreç, bireyin kendi gücünü, kontrolünü ve otoritesini sorgulamasını teşvik eder, böylece daha esnek bir bakış açısı kazanmasını sağlar.
Yaratıcı drama, bireyler arasında eşitlik ve karşılıklı anlayışı teşvik ederek, güç zehirlenmesi ve egemenlik duygularını azaltabilir. Grup içi denge ve katılım, bireyin sahip olduğu güç duygusunu paylaşma ve işbirliği yolunu açar. Böylece daha adil ve dengeli ilişkiler geliştirmesine yardımcı olur.
Bu Esere Ait Aşağıdaki Başlıklarla Yaratıcı Drama Etkinlikleri Yapabilir mi?
Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur.
Hiçbir şey mükemmel değildir.
İnsanlar hayal etmekten yoksundurlar. Onlar sadece kendilerine söylenenleri tekrar edip dururlar.
Sözcükler yanlış anlaşılmalara neden olabilir.
Kimse bulunduğu yerde mutlu değildir.
İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnız hissediyor insan kendini. “İnsanların arasında da pekâlâ yalnız hissedebilirsin kendini.”
İnsanların tanımaya ayıracak zamanları yok artık. Aldıklarını hazır alıyorlar dükkânlardan. Ama dost satan dükkânlar olmadığı için dostsuz kalıyorlar.
Antoine de Saint-Exupéry kimdir?
Antoine de Saint-Exupéry (29 Haziran 1900 – 31 Temmuz 1944) Lyon, Fransa'da doğmuştur. Günümüzde en çok "Küçük Prens" adlı eseriyle tanınır. Bu eser, dünya genelinde çocuklar ve yetişkinler arasında popülerlik kazanmıştır.
Saint-Exupéry'nin yazarlığının yanı sıra pilot kimliği de onun hayatında büyük bir yer tutar. Dönemin koşulları nedeniyle resmi eğitimini tamamlayamayarak savaşın patlak vermesiyle birlikte askeri hava kuvvetlerine katıldı. Havacılık kariyeri, havacılığın zorluklarına dair derin bir anlayış geliştirdi. Tecrübelerine dayanarak havacılığın yalnızlığını, risklerini ve insanın doğaya karşı duyduğu saygıyı eserlerine yansıttı.
En büyük eseri, "Le Petit Prince (1943)" yani "Küçük Prens" oldu. Kitap, bir çocuğun masalsı hikâyesiyle derin düşüncelerini bir araya getirerek, insan doğasına ve yaşama ilişkin derin anlamlar içermektedir.