Yaratıcı Dramayla Tylor’un Kültür Modellemesi ve Kültürün Canlandırılması

Yaratıcı Dramayla Tylor’un Kültür Modellemesi ve Kültürün Canlandırılması

 

Edward B. Tylor’un kültür modellemesini nasıl tanımlayabiliriz?

Kültür, toplumların ortak belleği, bireyin ise davranış haritasıdır. Edward B. Tylor’un 1871 yılında yaptığı klasik kültür tanımı, bu olgunun temel bileşenlerini belirgin biçimde ortaya koyar: “Kültür ya da uygarlık, insanın toplumun bir üyesi olarak kazandığı bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, örf ve adetlerle diğer yetenek ve alışkanlıkların bütünüdür.” Tylor’un yaklaşımı kültürü statik bir miras değil, toplumun her bireyine aktarılan bir öğrenme süreci olarak ele alır. 

 

Yaratıcı dramanın kültür modellemesine etkisi var mıdır?

Yaratıcı drama bireyin duygu, düşünce ve hayal gücünü kullanarak bir durumu doğaçlama ve rol alma yoluyla ifade etmesini sağlayan bir öğrenme yöntemidir. Bu yönüyle yaratıcı drama, kültürü sadece "öğreten" değil, "yaşatan" bir araçtır. E.B. Tylor’un kültür anlayışına göre, kültürel ögeler bireyin içinde bulunduğu toplumdan öğrenilir. Ancak bu öğrenme, sadece pasif bir ezber süreci değildir. Yaratıcı drama bu öğrenme sürecini bedenselleştiren, canlandıran ve deneyimleten pedagojik bir araç olarak karşımıza çıkar.

Tylor’un tanımı, kültürün bir alışkanlıklar bütünü olduğunu vurgular. Yani kültür, sadece zihinsel değil, bedensel ve davranışsal da bir edinimdir. Kültürün kavramsal boyutu, sahnede ete kemiğe bürünür. Her iki yaklaşımın kesişiminde, kültürün yeniden üretimi, aktarımı ve dönüşümü yatar.

 

Yaratıcı drama bireyin kültürel çeşitliliğe bakış açısını geliştirir mi?

Bir çocuk, yaratıcı drama etkinliğinde geleneksel bir düğün törenini canlandırırken, sadece o kültürel törenin adımlarını öğrenmekle kalmaz onun anlamını, ritmini, estetiğini ve duygusal derinliğini de içselleştirir. Tylor’un kültürel ögeler arasında saydığı “örf ve adetler”, drama yoluyla deneyimsel bir boyuta taşındığında, bireyin hafızasında yer etmeye daha yatkın hale gelir. Böylece yaratıcı drama, Tylor’un “aktarılan kültür” anlayışını, aktif ve yaratıcı bir pedagojik zeminde hayata geçirir.

Ayrıca, yaratıcı drama kültürel çeşitliliği anlamada da eşsiz bir işleve sahiptir. Tylor’un kültür modellemesi her ne kadar evrimci ve Batı merkezli bazı varsayımlar taşısa da günümüz yorumları bu yaklaşımı çok kültürlü ve çoğulcu bir perspektifle yeniden okur. Drama atölyelerinde farklı kültürlere ait masallar, mitler, ritüeller veya günlük yaşam sahneleri canlandırılırken, bireyler sadece kendi kültürlerini değil, başkalarınınkini de deneyimleme fırsatı bulur. Bu süreç, kültürlerarası empatiyi geliştirir ve bireyleri Tylor’un bahsettiği kültürel ögelerin evrensel niteliğiyle tanıştırır.

Tylor’un modelinde kültür, hem bireyi şekillendirir hem de birey tarafından şekillendirilir. Yaratıcı drama, bu çift yönlü ilişkiyi görünür kılar. Katılımcı, bir yandan toplumun kültürel kodlarını içselleştirirken, diğer yandan o kültürün sahnesinde kendi özgün yorumunu katabilir. Bu bağlamda yaratıcı drama, kültürü sadece yeniden üretmekle kalmaz aynı zamanda yeniden inşa etme potansiyelini de taşır. Tylor’un yaşadığı dönemde bu dinamik boyut yeterince vurgulanmasa da, çağdaş drama uygulamaları bireyin kültürel yaratım gücünü ön plana çıkarır.

 

Önceki BlogICF CCE Onaylı Yaratıcı Drama Teknikleri ile Koçluk Yetkinlik ve Becerilerini Geliştirmek
Sonraki BlogYaratıcı Drama ve Küçük Sporculara Diğer Sporcuların Zorbalığı