Teknolojinin Getirdiği İletişimsizlik ve Yaratıcı Dramayla İletişim Bağlarının Geliştirilmesi

Teknolojinin Getirdiği İletişimsizlik ve Yaratıcı Dramayla İletişim Bağlarının Geliştirilmesi

 

Diego Salas kimdir?

Diego Salas, “Hiperrealist” tanımla adlandırılan Peru’lu bir sanatçıdır. Özellikle gözler gibi vücut parçalarının detaylı tasvirleriyle insan duygularının ve hikâyelerinin görünmeyen yönlerini vurgular. Teknolojinin getirdiği iletişim kopukluklarına dikkat çeker.

Sanatçı, teknik ustalığını keskin gözlem yeteneği ve sabırla birleştirerek, izleyicilere sıradan detayların ardındaki derin anlamları keşfetme fırsatı sunar. Diego Salas'ın bu yaklaşımı, sanatta incelik ve duygusal derinlik arayan sanatseverler üzerinde kalıcı bir etki bırakır.

 

Teknolojik ilerlemeler bireylerin iletişim şekillerini kolaylaştırmış mıdır, kopartmış mıdır? 

Teknolojik ilerlemeler iletişim yollarımızı değiştirmişken, aynı zamanda yüz yüze iletişim becerilerimizi de zayıflatmıştır. Dijital platformlar hızlı iletişime olanak sağlasa da, duygusal derinlik oluşturmada yetersiz kalmaktadır. Bu özellikle gençler ve çocuklar arasında yüz yüze iletişim kurmada zorluklara yol açmış, yalnızlık hissini ve sosyal becerilerdeki gerilemeyi beraberinde getirmiştir.

Yaratıcı dramadaki doğaçlama, oyunculuk ve takım çalışması, katılımcıların birebir iletişimini geliştirmeye yardımcı olur. Teknolojik cihazların yarattığı yüzeyselliğin aksine, bu yöntem, kişilerin birbirini anlamayı, beden dilinin, ses tonunun ve ifadelerin gücünü keşfetmeyi sağlar. Drama süreci, insanların öz güvenini geliştirmelerini ve sosyal açıdan daha iyi iletişim kurmalarını sağlar.

Yaratıcı drama ayrıca duygusal zekâyı da geliştirir. Günümüzün dijital iletişiminde genellikle yüz yüze görüşmelerde oluşan duygusal ipuçları yoktur. Bir metin mesajı veya e-postanın ardındaki gerçek amacı ve duyguları yorumlamak zor olabilir. 

 

Yaratıcı dramayla iletişim çalışmalarının gençlere olumlu etkisi var mıdır?

Teknolojinin değişimlerinden biri, insanların kendilerini ifade etmekte zorlanmalarıdır. Gençler özellikle yüz yüze konuşmalarda güçlük çekiyorlar ve sosyal anksiyete daha yaygın hale geliyor. Yaratıcı drama, bu sorunları çözmek için kullanılabilir. Rol yapma ve hikâye anlatma gibi aktiviteler, kişilerin daha rahat ifade etmelerine yardımcı olur. 

 

Yaratıcı dramayla iletişim çalışmalarının çocuklara olumlu etkisi var mıdır?

Teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi haline geldikçe, çocuklarla daha çok vakit geçirmekte ve bunun sonucunda başarılı bir iletişim sağlanarak gerilemektedir. Bu durum, empati, kendini ifade etme ve dinleme gibi sosyal temel taşların zayıflamasına yol açabilir.

Yaratıcı drama, bu sorunun çözümünde etkili bir araç olabilir. Rol yapma, doğaçlama ve grup etkinlikleri aracılığıyla çocuklar ekranlarla kısıtlanan iletişimlerini zenginleştirirler. Drama yoluyla, çocukların bireysel bakış açılarını anlamaları ve ifadeleri kolaylaşır. Grup içi iletişimler, empatinin de zenginleştirdiği sosyal bağlar kurmaya yardımcı olur. 

Özetle, teknoloji iletişimde birçok kolaylık sağlamış olsa da, yüz yüze etkileşimlerin önemini gölgede bırakmıştır. Yaratıcı drama, bu boşluğu doldurarak bireylerin duygusal bağlarını güçlendiren, empati ve iletişim becerilerini artıran güçlü bir araçtır. Drama etkinlikleri, teknolojiyle zayıflayan insan ilişkilerini yeniden canlandırarak bireylerin hem kendileriyle hem de çevreleriyle daha sağlıklı bağlar kurmalarını sağlar. Bu yöntem, bireysel gelişimi desteklemekle kalmaz, aynı zamanda toplumda daha güçlü ve anlayışlı bir iletişim kültürü oluşturur.

 

Önceki BlogICF CCE Onaylı Yaratıcı Drama Teknikleri ile Koçluk Yetkinlik ve Becerilerini Geliştirmek
Sonraki BlogYaratıcı Drama ve “Gözümüzdeki Kıymık”